Bayan MeRaklı'nın Dünyasına Hoşgeldin...:)

27 Haziran 2012 Çarşamba

"Katil Kimcilik Oyunu" Müge Anlı'yı kızdıracak..!!!






Bir zamanların ünlü “sabah kuşağı programcısı” Seda Sayan, yıllar içinde birçok kanal değiştirdi ama asla eski başarısını yakalayamadı. Bu durumdan rahatsız olmuş olacak ki kendisiyle aynı kuşak programı yapanlara çatmakta çareyi buldu!
Müge Anlı ile kendisinin yaptığı program arasında fark olduğunu belirten Seda Sayan, Anlı'yı kızdıracak şu ifadelerde bulundu:

"Müge Anlı başka bir iş yapıyor. O, orada katil kimcilik oynuyor. O bir kadın programı değil. Derde derman olmuyor. Katili bulmak başka bir şey. Derde derman olmayı yıllarca ben yaptım."

Seda Sayan şarkıcı ama bir Müge Anlı değil! Bu da benim yorumum olsun... 

24 Haziran 2012 Pazar

Angry Birds’ün Boğaz Sefası

Meşhur kızgın kuşlar bu kez İstanbul’da! Asya’dan 9 metrelik devasa bir sapanla fırlatılan kuşlar, Avrupa’da üzerinde aynı oyundaki gibi domuzcukların bulunduğu dev platformu onlarca denemenin sonunda vurmuşlar.

Video, her gün bir iPad 2 ve yanında birçok ödül kazandıran ve Cheetos için özel olarak hazırlanan Angry Birds oyunu için hazırlanmış. Oyunu www.istanbulkusatmasi.com adresinde oynayabilirsiniz.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

23 Haziran 2012 Cumartesi

Onlar Erdi Muradına..!




Star Tv’nin beğeniyle izlenen yarışması “Eyvah Düşüyorum!”da yine ilginç bir yarışmacı karşımıza çıktı sevgili yarışmaseverler.

Yarışmacı hanımefendi izleyicilere ve Eser Yenenler’e ilginç bir hayalini anlatırken adeta uçtu! Bir uzaylıyla ilişkiye girip, Dünya’lı-Uzaylı melezini doğurmak istediğini söyleyen ilginç kişilik sözlerini şu şekilde sürdürdü :
"Benim hayalim evren tarihine geçmek. Dünyalı uzaylının ilk örneğini doğurmak istiyorum " deyince stüdyoda bir anda kahkahalar patladı. Eser Yenenler de "Ha siz uzaylılarla çiftleşmek istiyosunuz" deyince garip yarışmacı da kahkahalarını tutamadı.
Babasının “uzaylı damat ve toruna” henüz hazırlıklı olmadığı kanaatine varan yarışmacı, durumu toparlamaya çalışırken Eser Yenenler de "Yani dünyada adam gibi adam kalmadığı için böyle bir isteği varmış" diyerek yardımcı oldu!
En son "ben evrende yalnız olduğumuzu düşünmüyorum" diyen yarışmacıya "Siz artık umudunuzu ne kadar oraya bağladıysanız" diyerek cevap veren Eser Yenenler herkesi gülmekten kırdı geçirdi.
Aslında ne güzel olurdu! Uzaylı sevgilim meteordan tektaş alıp önümde diz çökse; dünyadan kız alıp uzay mekiği konvoyuyla boşlukta dolansak! Kasap havaları çalınsa, payduşka,damat halayı..vs. ohh..! Sahi Uzay’da orkestra var mıdır ???

22 Haziran 2012 Cuma

GERGİN BEKLEYİŞ..!


Öğretmeni tarafından 13 yaşından bu yana istismar edilen Aslı'nın (14) kaçırılmasının 66. gününde alınan ihbarlar, emniyet güçlerini harekete geçirdi. Öğretmeni Mesut Temizkan tarafından kaçırılan kızlarını Serap Paköz'ün sunuculuğunu üstlendiği 'Yeniden Başlayalım' adlı programda arayan Rukiye-Fikri çiftinin yanısıra tüm Türk halkının yüzünü bir nebze güldüren ihbarlar doğrultusunda gözler Hendek'te bulunan bir siteye çevrildi. Bir taksi şoförünün Aslı'yı bir siteye bırakmış olabileceği yönündeki ihbarı ile bölgeyi ablukaya alan emniyet güçlerinin operasyon başlatacağı bilgisi ekranlara yansıdı ancak operasyon sonucunun medya mensuplarının elde ettiği görüntülerle ana haber bülteninde kamuya duyurulacağı belirtildi. Bölgede bulunan haber ekiplerinden gelen bilgiler sonucu Mesut Temizkan ile kendisine yardım ve yataklık eden kişi yada kişiler için çember daralırken, alınacak yeni haber ve ihbarlar için nefesler tutuldu.

21 Haziran 2012 Perşembe

TUTARSA İYİ..!


Emniyet, polisiye-bilimkurgu filmlerini aratmayacak bir çalışmaya imza atıyor. Eğer İçişleri Bakanlığı’ndan onay gelirse, vatandaşın bütün adli kayıtları TC kimlik numarasına eklenecek. Böylece hakkında ihbar olan her kurumda, işlem sırasında ortaya çıkabilecek. Şimdiye kadar hastaneden tapu dairesine her türlü devlet makamında elini kolunu sallaya sallaya gezinen suçlular da, arandığından haberi olmayan kişiler de bu sistemle anında yakalanacak.
Akşam gazetesinden alınan habere göre mahkemelerden gelen yakalama emrini alıp sokak sokak zanlı arayan polis, yöntem değiştirmeye hazırlanıyor. İş yoğunluğu ve zaman kaybı, T.C. kimlik numaralarına elektronik ortamda şerh konulmasıyla engellenecek. Aranan şahıslar Nüfus Müdürlükleri, maliye, evlenme daireleri, belediye işlemleri, SGK işlemleri, su, doğalgaz ve elektrik açma işlemleri ile tapu daireleri gibi kurumlarda T.C. kimlik numarasını verdiği anda deşifre olacak ve mahkemeye gitmek zorunda kalacak.
Henüz taslak olarak hazır olan bu çalışma bakanlıktan onanırsa tüm Türkiye’de uygulanacak.

20 Haziran 2012 Çarşamba

İZEL-ÇELİK-ERCAN-EGO..!



Bir dönemin ünlü müzik gruplarını hatırlamayanınız yoktur..Grup Vitamin, Uf-Er, Oya-Bora..vs. Bunlardan en önemli olanlarından biri de İzel-Çelik-Ercan’dı. Hatırlıyorum kasetleri vardı bizde. Ablalarımla usanmadan saatlerce dinlerdik. Eksikleri vardı fazlaları yoktu! Egoları mesela…!

Çelik, Beyaz Show’a katılmasının ardından İzel’le ilgili zehir zemberek açıklamalarda bulundu.

“Ben gruptan yıllar önce ayrıldım. Daha sonra uzun süre bir araya gelmedik. Ardından Beyaz Show’a çağrıldık. Gitmeden önce beraber bir çalışma yapar mıyız diye konuştuk. Programa çıktıktan sonra sanki ben grupla yeniden çalışmak istiyormuşum gibi bir hava yaratıldı. Yıllar önce gruptan ayrıldığım için ne kadar doğru bir karar verdiğimi anladım. Çünkü karakteri hiç değişmemiş. Ercan ise adam gibi adamdır ve eminim ki ben bu konuda ne dersem diyeyim o da altına imza atar. O da benim tarafında. Çünkü 25 yıldır İzel’le ilgili konuşmuyoruz ama artık bıçak kemiğe dayandı.

İzel’in disiplini hiç yoktur. Herkesle konuşuyoruz, Beyaz’ı programdan sonra arıyoruz konuşuyoruz, Serdar Ortaç’ın babası vefat etti aradık konuştuk. Kendisini öyle bir yerde görüyor ki telefonlara bile çıkmıyor. Ben Ercan’ın İzel’in disiplinsizliği sebebiyle travmalar geçirdiği günleri hatırlarım. Ama umrumda değil artık İzel. Ondan benim için bir cacık olmaz!..”

İlginç bir şekilde kinini döken Çelik, sözlerine şu şekilde devam etti: Yüzündeki yaraların aşk acısı sebebiyle oluştuğunu söylüyor ama ben 17 yaşından beri tanıyorum İzel'i. Yüzü hep öyleydi.”

Seneler sonra neyin karın ağrısı bu bilemedim..!



19 Haziran 2012 Salı

YEDİĞİ KABA.....



Bu sabah her zamanki sabahlarım gibi “Günaydın”a uyanmak istedim aslında. Sabah provam, sabah kahvem, sabah haberlerim…Sabah haberlerim..? “Günaydın”ın olmama sebebi işte buydu !!!
Teröristlerin Yeşiltaş, Derecik ve Dağlıca karakollarına baskın yaptığı kaydedilmiş. 16 asker de yaralı. Hakkari Valiliği'nden yapılan yazılı açıklamada, sabah erken saatlerde Yüksekova ilçesine bağlı Dağlıca bölgesindeki Yeşiltaş Karakolu'na, terör örgütü PKK mensuplarınca saldırı girişiminde bulunulduğu kaydedilerek, "Çıkan çatışmada 8 askerimiz şehit olmuş, 16 askerimiz de yaralanmıştır. Bölgede operasyonlar devam etmekte olup ilk belirlemelere göre 10 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Milletimizin başı sağolsun" denildi.
8 canın eşi yine çaresiz çocuklarına sarılacak. 8 canın çocuğu, babalarının tabutlarına bakarken “Hesap soracağım!” diyecek yaşlı gözlerle…
YAZIK..!!!

18 Haziran 2012 Pazartesi

ŞAHESER...:)


Sevgili yeğenim Mini'nin teyzesine armağanı..:) Resim konusunda çok yetenekli, bana çekmediği kesin...:))

MAZERETİM GÜNEŞ..! ASABİYİM BEN..!!!




“Fala inanma, falsız da kalma .”demişler...Fala inanmam ama çok da güzel fal bakarım dostlar..:) “Senin yüreğin kabarmış!”, “Yılan var yılan! Kötü bi komşu gözünü oycak!”,”Horoz gördüm ben! Koca bulcan kız!” gibi kalıplarla işim olmaz! Kendi “sallamalarıma” acayip güvenirim!


Burçlarsa bana fallara nispeten daha rasyonel gelir! Sonuçta yıldız yıldızın yanından geçmiş, ayla karşılaşmışlar, Güneş Zodyak'ı görüp halden hale girmiş…vs. Bilimsel! İnandım, güvendim ve bir Balık’ı ne huysuzlaştırır araştırdım! İşte burçlara göre huysuzluk nedenleri:

KOÇ(21 Mart-20 Nisan): Çok çalıştıklarında, hastalandıklarında, istedikleri olmadığında, mide ve baş ağrılarında, evin içine tıkıldıklarında, disiplin altına alındıklarında, sıraya girip beklediklerinde
BOĞA(21 Nisan-21 Mayıs): Biri borç istediğinde, masada hesabı ödemek zorunda kaldıklarında, karınları acıktığında, ani bir değişiklikte, seksten uzak kaldıklarında, kilo aldıklarında, parasız kaldıklarında, yemek sofraya geç geldiğinde
İKİZLER(22 Mayıs-21 Haziran): Sessizlikte, rutin bir aşkta, emrediğildiğinde, kapalı yerlerde, tatile çıkmadığında, kendisinden çok konuşan birine rastladığında, dinlenilmediğini fark ederse, kilo alırsa, otobüse bindiğinde, aradığını bulamadığında
YENGEÇ(22 Haziran-23 Temmuz): Evin anahtarını kaybettiğinde, kendi hakkında soru sorulduğunda, eleştirildiğinde, ilgi görmediğinde, hastalandığında, ev dışında bir yerde uyuduğunda, dağınık biriyle yaşadığında, sevdiklerinden uzak kaldığında, çekmecesi karıştırıldığında
ASLAN(24 Temmuz-21 Ağustos): Birinin yalanını yakaladığında, kafası karıştığında, yüzünde sivilce çıktığında, öğütleri dinlenmediğinde, başka birinin kendinden güzel-yakışıklı olduğu söylendiğinde, aşksız kaldığında, iş aradığında, saçları beyazladığında-dökülmeye başladığında
BAŞAK(22 Ağustos-23 Eylül): Evine misafir geldiğinde hele bir de dağınık birisiyse, üstü başı kirlendiğinde, şüphelendiklerinde, sivilce, uçuk çıkardıklarında, şaka yapıldığında(eşek şakaları), kendisinden önce biri tuvalete girdiğinde, ütüsüz bir kıyafet giydiğinde, hastalandıklarında
TERAZİ (24 Eylül-23 Ekim): Parasız kaldıklarında, rahatsız edildiklerinde, güzel veya yakışıklı bulunmadıklarında, karar vermek zorunda kaldıklarında, ağlayan birini gördüklerinde, rutinlikte, hastalandıklarında, erken uyandıklarında
AKREP (24 Ekim-23 Kasım): Kıskandıklarında, başarısız olduklarında, cinsellik yaşamadıklarında, ciddiye alınmadıklarında, işlerine karışıldığında, ayrıldıklarında, yalnız kaldıklarında, hesabı ödemek zorunda kaldıklarında
YAY (24 Kasım-22 Aralık): Alışverişe çıkmadıklarında, tatile gitmediklerinde, aynı işte çalıştıklarında, telefonla konuşmadıklarında, tek başına kaldıklarında, kedisi köpeği kaybolduğunda, hasta olduklarında
OĞLAK (23 Aralık-20 Ocak): Davetlerde, patrondan azar işittiklerinde, geveze insanlarla olduklarında, planları bozulduğunda, kalabalıkta, çalışmadıklarında, davetsiz misafirler, biri geç kaldığında, mideleri ağrıdığında, alışverişte
KOVA (21 Ocak-19 Şubat): Disiplin altına girdiklerinde, dokuz-altı işlerde, arkadaşları olmadığında, parasız kaldıklarında, birine uymak zorunda kalınca, aranmadıklarında, sessizlikte, değişiklik olmadığında
BALIK (20 Şubat-20 Mart): Çok çalıştıklarında, kötü rüya gördüklerinde, aşksız kaldıklarında, ayrıldıklarında, çalar saat sesinde, bir şey yiyip içmediklerinde, davetsiz misafir kapıya dayandığında, sürekli gülen, konuşan birine rastladıklarında

Uzun lafın kısası : Bana rahat, tatlı rüyalı, çalar saatin olmadığı, yediğimin-içtiğimin de benim olduğu, tek tabanca Red-Kit takıldığım bir tatil lazımmış! Dileyin lütfen..!!!

17 Haziran 2012 Pazar

Takıntılı Hayat..! (MİM)


Yeni izlemeye başladığım bir dizi var,The Big Bang Theory. Bu dizide hayranı olduğum Sheldon karakterinin takıntılarını görene kadar kendi takıntılarımın farkına dahi varamamıştım. Efendim hayranıyım ama evlat olsa sevilmez,çekilecek çile değil !
Sevgili müzisyen blogger arkadaşım deeptone beni bu konuda mimlemiş :)  Teşekkür ediyor ve bu konuda kendimi tanıtıyorum hemen ! Siz bu satırları okuduğunuzda ben “bayan meraklı” değil “bayan manyak” olacağım gözünüzde ama neyse ! Maddelemeyi edebiyata bir borç bilirim :

1)      Evde altından 10 takım tabak olsa, benim tabağım bellidir efendim, çatal-kaşık takımı ve bardaklar için de geçerlidir. (Büyük ablam ve gözde bardak meselesi) Başkasını kullanmam.
2)      Düzgün kesilmemiş,boyutları farklı pasta,börek,ekmek..vs yemem. (Simetri mi ki ?)
3)      Sahne provasında-performansında..vs hep en solda yerimi alırım ! (Çalgıcı olduğum için herhalde !)
4)      Koltuğum bellidir. Zorunda kalmadıkça başka yerde oturmam ! (Miss Sheldon !)

28 senede bunları edindim :) Bu liste nefes aldıkça uzayacaktır !

NOT : Mimlediklerimi yorumla bildireceğim.

MUTLU YILLAR..!!!





Takıldım ben bu programa ! Gece gündüz aklımda..! Evet efendim Serap Paköz (Ezgü) düşüncesizlikle örülü bol malzemeyi kalemimin ucuna, klavyemin tuşuna bırakıveriyor yazık..!

Cuma günü de “ciddi program” konusundaki bu acemilik  tavan yaptı ! Stüdyoda 70li yıllara dönüş yapıldı diyebilirim. Serap Hanıma hoş bir doğum günü sürprizi yapıldı. Ankara’daki öğrencilik döneminden lise arkadaşları ve öğretmeni geldi. Kızı geldi. Duygulu anlar yaşandı, gözyaşları döküldü.. Tabi bu gözyaşları herkes için farklı anlamlar yüklüydü. Serap hanım, öğretmeni ve arkadaşları sevinç gözyaşları dökerken, Mesut Öğretmen tarafından kaçırılan Aslı’nın ailesinin gözlerinden umutsuzluk,kaygı ve özlem döküldü. Serap hanım’ın arkadaşlarıyla birlikte olduğu toplu okul fotoğrafını görünce ağzından dökülen “Vay ! İşte görüyorsunuz sevgili seyirciler ! O zaman da hep öndeymişim !” gafından mı bahsetsem; artık Aslı ve öğretmenin bulunamayacağından emin, bu işi kotaramayacağını anlamış bir programcı olarak bir sapığa “Sevgili Mesut ! Sana yalvarıyorum !” diye son çare yalvarışını mı dillendirsem bilemedim…

Her ihbarın dört gözle beklendiği bir programda,Antalya’dan bağlanan Aysel Özkul isimli hanımefendinin telefonu dakikalarca meşgul etmesiyle de ipin ucu kaçtı diyebilirim. Yoksa kaçaklar Antalya’da mı ? Hayır efendim ! Serap hanım bir yaş daha almış ! Bundan daha önemli ne olabilir ki ???? Bırakın Antalya’dan da kutlansın; Ankara’dan da, Edremit’ten de, Adapazarı’ndan da…!

Yarım saat süren bu harika(!) doğum günü partisinin sonunda, Serap hanım kızına sarıldı, Aslı’nın annesi ağladı ! Serap hanım “Öğretmenim !” dedi ağladı, Aslı’nın annesi bir öğretmenin alıp götürdüğü kızına yandı ! Serap hanım’ın doğum günü eğlencesi için şarkı söyleyen hanımefendi mola almak istemiş olacak ki reklam arasına girildi. Programa dönüldüğünde Aslı’nın annesi fenalaşmıştı ! Yazık..!

16 Haziran 2012 Cumartesi

FULL ROMANTİZM ??? BANA UYAR..!!!



“Beyaz atının yelelerini savura savura genç kıza yaklaşan pre..” Pofff !!! N’oldu ? Hayal baloncuğunuz mu patladı ? Eskidendi kızlar eskiden ! Eski dönemlerde herkesin hayalindeydi mutlu evlilik, romantik bir koca, anlayışlı bir hanım..vs. Ama modern zamanın  sosyo-ekonomik değişikliğinden payını alan insanoğlu, bekar yaşamak için, kimi haklı,kimi gereksiz bahaneler üretti !

İşte evlenmemek için 20 neden :
1-Böyle daha iyi
2-Bekarlık sultanlıktır
3-Kariyerime odaklandım
4-Arkadaşlarımla mutluyum
5-Çocuk sevmiyorum. O zaman neden evleneyim ?
6-Evlilik aşkı öldürüyor
7-Gereksiz masrafa girmek istemiyorum.
8-Standardımı düşürmek istemiyorum
9-Zaten evli gibiyiz
10-Güven problemi yaşıyorum
11-Tek eşlilik bana göre değil
12-Evlilik insan doğasına aykırı
13-Herkes evlensin ben sonra evleneceğim
14-Nasıl olsa kesin boşanırım
15-Her sabah aynı yüzü görerek uyanmak istemiyorum.
16-Evlenirsem sosyal hayatım biter
17-Ailem zorlamıyor,rahatım yerinde.
18-Maddi şartlarım uygun değil.
19-Aradığım kişiyi bulamadım.
20-Evlenince herkes değişiyor.

Bir çoğu mantığıma uydu ! :) Sizler ne düşünürsünüz merak ediyorum..

Vitaminli Teknoloji !


İlginç bir buluş haberi daha gördüm bu gece ! Amerika’nın Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde (MIT) okuyan iki öğrenci, herhangi bir nesneden klavye tuşu yapılabilen bir icat ortaya sürmüşler. Mesela bir muz kullanarak bilgisayardan piyano çalabiliyorsunuz.Bu kutlu buluş bununla da sınırlı değil ! Jay Silver ve Eric Rosenbaum'un bu  icadıyla bir kağıt üzerine yön tuşları çizildiğinde,o kağıt bir anda bir joysticke dönüşebiliyor.

Bu buluş ilerlerse; ham kabaktan kemane, işlenmiş pırasadan ney, enginardan marakas yapar, öyle fırlarım sahneye dostlar !


15 Haziran 2012 Cuma

TNT'nin Durumu..

Dün TNT kanalı yönetimi resmi bir açıklama yaptı. Tv kumandamın çok da “ulaşılabilir” tuşunda bulunmayan bu kanalın Türkiye şubesi, yeterli büyüme gösteremediği için kapatma kararı alınmış sevgili TNT takipçileri..

Dünyanın ikinci büyük medya şirketi olan Amerikan Time Warner’a bağlı olarak yayın yapan kanal, 3 Mart 2008 tarihinde Efe Önbilgin’in yönetiminde yayına başlamıştı.

İşte yapılan resmi açıklama :

"Turner Broadcasting System Inc. (Turner) bugün itibariyle TNT Türkiye kanalına ilişkin iş faaliyetlerini durdurduğunu açıkladı. Kanal, yayın akışı değişikliği ile birlikte yeni bir bildirime kadar yayına devam edecek.

TNT Türkiye belirlenen iş planına göre performans ve büyüme göstermedi. Buna bağlı olarak, yapılan detaylı inceleme sonucunda dikkatle değerlendirilmiş bu karar alındı.

Türk medya sektörünün bazı en yetenekli ve yaratıcı insanlarından oluşan TNT Türkiye ekibine hizmetleri için minettarız. Bu zorlu süreçten etkilenen tüm çalışanlara azami desteği sağlayacağız."

HERKES İŞİNİ YAPSIN !






Tv kumandam karaborsadan çıktı sevgili takipçiler..! Pek tarzım değil ama meşhur merakıma yenilerek Serap Paköz’ün (Ezgü) “Yeniden Başlayalım” programını izlemeye devam ettim ! Bilgisayar oyunu gibi ! Başlayınca takibini,peşini bırakamıyorsun..

Konu malum..Yaklaşık olarak 2 ay önce öğretmeni tarafından kaçırılan Aslı hala bulunamadı ! Son dakika gelişmesi mi diyeyim, son dakika beceriksizliği mi diyeyim bilemedim, bugün çiftin Hollanda’da olduğu öğrenildi. 3 hafta olmadı ben bu olayı takip etmeye başlayalı ama bu süre zarfında çiftin kaçmadığı yer kalmadı ! Hem de dakika dakika biz de bu durumu takip ettik..! Şimdi sorarım size : Böylesi bir olayı inceleyen ciddi bir programın bu kadar açık vererek yayın yapması doğru mu ? Her şeyin böylesi açıklanması gerekmezdi..Eğer televizyonumda Atv varsa ve ben hergün an be an takip edebiliyorsam, o sübyancı Mesut Öğretmen(!) ve yakınları da kimin nerede arama yapıp araştırdığını da öğrenmeye muvaffak olur efendim !

Olay o değil de; bu konu için daha iyi bir “şef” bulunabilirdi kanımca. Mesela aynı kanalda, sabah mahmurluğu çeken bünyelerimizi maceraya hazırlayan programın sunucusu : Müge Anlı ! Serap hanımın performansını ikinci görüşümde kararımı vermiştim : “Bu konu Müge Anlı’nın elinde olsaydı,şimdi kaçıran da kaçırılan da olmaları gerektiği yerlerdeydi : 14 yaşında bir çocuk için sıcak yuvası ve 35 yaşındaki bir sapık için cezaevi !”

Son söz : Serap Paköz kartları gereğinden fazla açarak kaçırana koz verirken, emniyetin işini zorlaştırıyor..Kadın programıysa bu, ciddi konuları daha ciddi yayınların eline bırakıp işini yapsın; emniyet güçlerine de mesleklerini daha kolay yapabilmeleri için yol açılsın artık !


14 Haziran 2012 Perşembe

Menopoz..!


Süperstar Madonna 7 Haziran akşamı TT Arena’da verdiği konserle hayranlarına mükemmel bir gece yaşatmıştı. Konserde 53 yaşındaki sanatçı “Human Nature” şarkısını söylerken soyunmaya başlayıp,bir ara da sağ göğsünü açmıştı. Twitter’da Erol Köse’nin paylaştığı bu görüntülerle Türk ve Dünya basınında geniş yer alan popun kraliçesi, benzer bir hareketi de Roma konserinde yapmış sevgili müzikseverler. Roma konserinde de poposunu açan Madonna hakkında New York Post gazetesi, “çaresizce dikkat çeken taktik” yorumunu kullanırken; The Daily News gazetesi de "Popun Kraliçesi'nin ifşası tamamen kasıtlı" dedi.

35 senenin üzerinde  sanat hayatına sahip bir süperstar neden böyle bir şeye ihtiyaç duyar anlamak güç! İstanbul’da meme,Roma’da popo…Turnenin sonunda neler olur neler !!!

13 Haziran 2012 Çarşamba

Hayır olsun !


Hertfordshire Üniversitesi ilginç bir uygulama geliştirmiş sevgili teknolojiseverler…“Dream:ON” adlı uygulamayı akıllı telefonuna yükleyenler uykusunda görmek istediği rüyayı belirleyebiliyor ! Kullanıcı önce hangi tarz rüya görmek istediğini ve saat kaçta uyanması gerektiğini telefonuna kaydediyormuş. Daha sonra telefonu yatağının yanına koyup; telefonun, kişinin uyku sırasındaki hareketlerini gözlemlemesini sağlıyor. Telefon, kullanıcının Rem uykusunda (uykunun rüya görülen kısmında gözlerin hızlıca oynatılması) olduğunu algıladığında "Soundscape" denilen müzik kaydı çalmaya başlıyor. Önceden belirlenen bu müzik sayesinde uykuda olan kişi rüya için, parçaya göre bir okyanusun kenarında ya da bir uzay mekiğinde,belki de bir yağmur ormanında olabiliyormuş ! “Vay be!” dedirtecek bu tasarım sayesinde artık kimse kabus görmez sanırım ! Uykucu kişilik derin uykulardan,yani bu Rem uykusundan hafif olana geçeceği sırada, sistem bir alarm çalarak aniden uykuyu bölüyormuş. Bunun amacı da uykusu bölünmüş kullanıcının apar topar kalkıp rüyasını sosyal medyadan paylaşıyorması ve arkadaşlarını etiketlemesiymiş ! Yahu izleyiciler, kim tatlı uykusundan kalkıp “Aman rüyamda Hanife hanımla Maldivlerdeydim !  Unutmadan bi facebooka atayım ! Hem Ayşe hanımlar da görsün ! Ele güne hava atalım !” moodunu yaşar ki ! Şahsen ben değil ! Üstelik benim uykumu bölecek cihaz daha mucidinin elinden çıkmadı !!! İsteyenlere hayırlı olsun !

Ah Yenilik Ah..!




Facebook kullanıcısı olarak sıkıntılıyım..Teknoloji cahili “bilgisayar işletmenliği sertifikalı” bir vatandaşım efendim ! Bir sorun olduğu zaman Türk usulü “aç-kapa düzelir” mantığım devreye girer benim. Bu mantığın hiç teklediğini görmedim ! Tavsiye ederim..Google açılmayınca “pili bitmiş oyuncak bebek”gibi kalakalıyorum pc başında. O kadar yani !

Aylar önce de facebook sayfamdan çıkıp,birkaç saat sonra tekrar girdiğimde sürümün değiştiğini görünce aynı “pili bitmişliği”yaşadım dostlar..! Genelde kapalı duran sohbet kısmım da nolmuştu öyle ! Hele mesaj kısmı ! Bir mesajı silmek için 10 kere tıklamak benim gibi uyuşuk bir balıka göre değil ki !

Ben silmeye üşenip kocaman bir mesaj arşivi sahibi olmuşken bir haber gördüm sevgili facebookzedeler..! Facebook geliştiricilerinin zorlaştırdığı mesaj silme işlemi Facebook Fast Delete Messages adındaki Chrome eklentisi tek tıklamaya indirgiyor. Facebook Fast Delete Messages, mesajlarınızın sağ tarafına kırmızı bir X simgesi ekliyor. Facebook'un varsayılan, mavi renkli X düğmesine tıkladığınızda mesajınız silinmiyor, bunun yerine arşivleniyor. Ancak eklenti tarafından görüntülenen kırmızı X'e bastığınızda tüm görüşme tamamen siliniyor (Bu işlem için onayınız istenmiyor). Böylece mesajlarınızı tek tek açmadan, hızlıca silmeniz mümkün hale geliyor. Bu bilgi tıklamaktan Mouse ya da touch padini bozmak istemeyen kullanıcılar için birebir !

Buraya da bakabilirsiniz.

12 Haziran 2012 Salı

CAMİANIN KAFA BİR MİLYON..!




Müzisyen bir kişilik olarak birçok müzik yarışmasına katılmışlığımın dışında, ödül törenlerine,yarışlara,yarışmalara,o heyecanın hazzına genetik yatkınlığım var benim ! Kanımda Trakyalı kanı var..Hırslıyım ! Vaktiyle aile ortamımızın “olimpiyat” tadında geçen turnuvaları olurdu. Tavla,aile oyunları..vs. Öyle bir ortamda yetişmiş biri olarak,şimdi hiçbir yarışmayı bilerek atlamıyorum.

Dün akşam Hürriyet “Altın Kelebek Ödülleri” sahibini buldu. Ödül töreni Kanal D’den canlı yayınlandı. Sevgili ablam ve yeğenimin gelişlerinin heyecanıyla mı desem izlemeyi unuttum sevgili izleyiciler..:) Bugün internetten bulup izleme fırsatım oldu. Dikkatimi çeken en büyük eksiklik ise gecenin sunucularından; törenin ev sahiplerine kadar herkesteki şaşırtıcı tutukluktu. Sanki prova almaya vakit bulamamış müsamere çocukları kentin yerel tv’sine çıkmış, ben de izlemek zorunda kalan bir veliydim. Birbirlerini tersleyen “egomania”teşhisi koyduğum sunucular, sahneye çıktıklarında neyi ne şekilde ifade edeceğini bilmeyen ünlülerin sunumunu yaptılar. Bu neyin kafasıydı bilmiyorum ama enstrümanımın akortsuz hali bile daha uyumlu ses çıkarır,tanırım..Bundan sonrası için tek umudum sevdiğim oyuncular İrem Sak, Sarp Apak ve Öner Erkan’ı sadece kendi mesleklerini icra ederken görmek. Onları seviyorum…
 
39. Altın Kelebek Ödülleri Sahipleri :

En İyi Erkek Sunucu: Acun Ilıcalı

En İyi Kadın Sunucu: Esra Erol

Yılın Şarkısı: Tarkan: Yakar Geçerim

En İyi Drama Ödülü: Muhteşem Yüzyıl

En İyi Senaryo Yazarı: Gülse Birsel

En İyi Erkek Oyuncu: Kıvanç Tatlıtuğ

En İyi Kadın Oyuncu:  Meryem Uzerli

En İyi Fantezi Müzik Kadın Solisti: Ebru Gündeş

En İyi Kadın Haber Spikeri: Nazlı Tolga

En İyi Erkek Haber Spikeri: Mehmet Ali Birand

En İyi Komedi Dizisi: Yalan Dünya

En İyi Kadın Komedi Oyuncusu: Gupse Özay

En İyi Erkek Komedi Oyuncusu: Bartu Küçükçağlayan

En İyi Fantezi Müzik Erkek Solisti: İbrahim Tatlıses

En İyi Müzik Grubu: Kolpa

En İyi Erkek Sanatçı: Halil Sezai

En İyi Kadın Sanatçı: Göksel

En İyi Türk Sanat Müziği Kadın Solisti: Sertab Erener

En İyi Türk Sanat Müziği Erkek Solisti: Ahmet Özhan

En İyi Türk Pop Müziği Erkek Solisti: Murat Boz

En İyi Güncel Kültür Sanat Programı: Şeffaf Oda

En İyi Çıkış Yapan Solist: Gökçe ve Halil Sezai

En İyi Yarışma Programı Ödülü: Kim Milyoner Olmak İster

En İyi Magazin Programı: Pazar Sürprizi

En İyi Müzik Grubu: Model

En İyi Klip: Sezen Aksu - Vay / Sevil Kaynak Sinan Tuncay

En İyi Spor Programı: Yüzde Yüz Futbol

En İyi Dizi Yönetmeni: Suskunlar - Çağatay Tosun

En İyi Dizi Müziği: Adını Feriha Koydum - Nail Yurtsever

Altın Kelebek Özel Ödülü: Alpay, Selami Şahin, Seyyal Taner , Salim Dündar


11 Haziran 2012 Pazartesi

"HANİ YA?" DA BENİM ELLİ DE GRAM PASTIRMAM..?????


Sevgili takipçilerim günlerdir söylenip duruyorum ya; “Misafir..Misafir..Misafir..Misafir !” diye..Kayseri, İstanbul tam zamanlı iki hafta tatil yapacaktım. Mutluluğun,coşkunun dahil olduğu,özlem gidermenin açık büfe halinde gönlüme sunulduğu ablalarla,yeğenle 15 gün 14 gece ! Ama nerdeee… Misafirlerimden dolayı tam umudumu kesip; tatil planlarımı Gediz Nehri’ne dökmeye hazırlanıyorken sevgili ablamla başımızın üzerinde bir ampul yandı ! “Madem sen Kayseri’ye gidemiyorsun; Kayseri sana gelsin !” Evet efendim Survivor adasının 34.gününde yarışmanın Kayseri ve Manisa ayağı pes etmeye hiç niyetli değil !  Bu yarışta tabiri caizse “açıkgöz” olan kazanacak !

NOT : Dizimanyaq ve Mini şu anda otobüste Manisa’ya doğru yol alıyorlar..!!! :D

"123456" kombinasyonunu İtalyan Mafyası mı buldu ?



Cambridge Üniversitesi bir araştırma yapmış dostlar. Dünya çapında şifre ve parola araştırması bu geniş araştırma…En sağlam şifreler Almanlar ve Korelilerde çıkarken; en dandik şifreler de Vietnam, Endonezya ve İtalya’da imiş.

En çok hangi şifre kullanılıyormuş tahmin edin bakalım !!! “Açıl susam açıl! ”ın matematik dilinde yazımı diyeyim siz anlayın ! Hayatımın hiçbir döneminde kullanmadığım ve kullanmayı da düşünmediğim sayı dizimi : 123456. Biliyorsunuzdur geçen Ocak ayında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın da e-mail hesabı “sizlere ömür” oldu. Tabii olur ! Sen koyarsan “12345” diye şifre, adamlar da gelir kırar tabii ! Oraya bir de “6” rakamı lazım “6”!

Ha bir de olayın “gizli soru” kısmı var ki o daha komplike ! Millet neyi bilmez ? O yakınım kırar mı ? Bu arkadaşım bilir mi ? diye iki saatimi harcarım net başında..! Ben gizli soru diye ömrümü yiyedurayım, bu meretin en güvenlisi babamın göbek adıymış ! Peh ! Bu bizim babalara uyar mı yahu ???  Sene 1939…Dedem babamın göbeği kesildi diye Berke, Orçun ne bileyim Toyguç isimleri falan koyacak değil ! Ya Ali’dir ya Mustafa..Bilemedin Ahmet,Mehmet ! Dört-beş denemede bulunur cancağızım ! Her ne kadar Microsoft araştırmacıları baba göbek adı konusunda ısrarcı olsalar da, benden tek bir cevap : Olmaz öyle şey..!

10 Haziran 2012 Pazar

ÇOK AYIP !


Kanal D’nin ünlü haber spikeri Mehmet Ali Birand, RTÜK cezasından son anda kurtulmuş sevgili takipçiler..RTÜK toplantıda Kanal D’nin 2 Nisan tarihli haber bültenini ele almış. Takip edenler bilir Kanal D haber bülteninin sonunda “çok tıklananlar”diye bir bölüm var. O bölümde yemek masasına çıkmaya çalışan çocuğun komik görüntülerine Birand “Piç kurusu nasıl da oturdu değil mi ?”demiş. Bunun üzerine 72 vatandaş (belli ki hayatlarında küfür duymamışlar(!)) bu durumdan ötürü RTÜK’e şikayette bulunmuş. Birand da 9 Nisan’daki aynı bölümde “Piç kurusu demek çok kötüymüş. O yüzden çok şeker diyeceğim.”demiş. Bir nev-i “laf dokundurmalı özür”sanırım. RTÜK de M.Ali Birand düzeltme yaptığı için bir art niyet görmeyerek ceza vermemiş.

Mehmet Ali Birand’ın olayını tasvip etmiyorum ama bana ilginç gelen olay şu : Sanki bu vatandaşların izledikleri programlar, diziler belgesel niteliğinde !!! Zaten toplum olarak bel-altı bir şeyler görüp duymadığımızda gülüp eğlenemiyoruz ! Öyle programlanmış bizim mekanizma ! Bütün bir sene amca yeğenin, baldız kayınçonun peşinde dolanır durur. Kimin eli kimin cebinde belli olmaz. Ağzımız bir karış açık seyrederiz, ama “piç kurusu” lafına RTÜK telefonu kitlenir ! Ben bilmem, beyim bilir…!!!!!

DÜKKANINDA EKMEKLE YAKALANAN KASAP KENDİNİ SAVUNDU : SADECE YİYİCİYİM..!!!!


1 Temmuz 2012’den itibaren çok güzel bir yasa yürürlüğe giriyormuş. Güzel geliyor çünkü benim gibi bir içtiği bardaktan bir daha zor içen hijyen manyağı tiplerin gönlü hoş, ruhu rahat tutulmalı dostlar ! Tahmin ettiğiniz üzere yasamız “ekmek yasası”…

Bu sevimli yasaya göre ekmek öyle her yerlerde satılamayacak. Manav kardeş sat sen paşa paşa mevsim domatesini, Finike portakalını ! Kasap ağabeycim sen de danalarınla, kuzularınla ilgilen ! Boşver sen ne karışırsın ekmeğe ??? Aman ! Alınmayın esnaf kardeşlerim biz sade vatandaşlar da öyle dokunamıyoruz artık ekmeklere, gözümüzle seçiyoruz ! Hatta fırınlardan bakkallara ekmek taşıyan biraderim bile elinde eldivenle yapacakmış bu işi. Sadece kahvaltıda tükettiğim 2 dilim ekmekle nefes almaya devam eden bir tüketici olarak konunun en faydalı yanına geleyim hemen : Obezite !

Ekmek az tuzlu, bol kepekli olacakmış sevgili ekmekseverler... Kepekli ekmek, tam buğday unlu ekmek, tam buğday ekmeği ve ekşi hamur ekmekleri gibi ekmeğin envai çeşidi 300 gram yerine en az 250 gram ağırlıktan başlayarak 50'şer gram artırılmak suretiyle piyasaya sunulacakmış. Yani bakkala gidip “Bana bir kutu kola,bir orta boy ekmek.” deme günleri geliyor 1 ay sonra ! Düşük tansiyonlu bir bünye olarak, tansiyonu tepelerde dolaşanlara da mutlu haber : Ekmekteki azami tuz oranı yüzde 1,5'e indirilirken kepek oranı da artırılıyor.

Mahallemin hipermarketzede bakkal amcası eline eldiveni takar mı bilmem ama; diyebileceğim bir cümle : Hayaldi gerçek oldu !

Gündemi Kendinden Belirli Yazı..! (İstanbul yalan,Kayseri hayal)



Ne ekmek yasası,ne tutuklu paşalar ne Suriye ne başka bir şey ! Vallahi benim derdim başka ! Efendim bugün 33. güne uyandım,MİSAFİRlerimiz hala varlar..! Her ne kadar, çoğu zaman başka tanıdıkların evlerinde konaklayarak,seviyesiz ve uzatmalı ilişkimize zarar verseler de başımızın üzerine çöreklendiler,kaldırabilene aşk olsun ! Hal böyle olunca bavulları bir kenara bırakıp,enstrümanımı elime tekrar aldım ! Bir yere gidebileceğimiz yok; Bari sanata bir şeyler katalım ! Bayramhacı Kaplıcası,Sultanahmet köftesi senin neyine be bayan meRaklı ! Al bir paket mesir macunu, çık Ağlayan Kayaya !!! Bu da bir “iyi günler”,”günaydın” artık hangi mooddasanız o zaman dilimi yazısı olsun !

*Adım Melahat değil bu arada ! :)

9 Haziran 2012 Cumartesi

Jinsei Life Power Ninemin Yemenisine karşı..!




Efendim biz Çin mallarının dandikliğinden bahsededuralım; elin parmak kadar Japon’u neler neler üretip, nelere çare bulmuş aklım almıyor ! Tamam ben de genetiği Güliver’in devler ülkesini andıran bir milletten gelmiyorum kabul, ama hep düşünmüşümdür: Neden zekası az buçuk sivrilen yürüyen akıl topları,beyin göçü dediğimiz hakemsiz maçla hoooop başka ülkelerde alır soluğu ? Ben de 1.50-1.60 arası nokta kadar biriyken, aynı cücüklükteki adamlar neleri üretmeye kadirler !

Alman’ın bilim adamı, şaşkın kromozomlarımızdaki bir takım dengesiz sinir hücrelerinin gönderdiği yanlış sinyallerden dolayı migren çektiğimizi bulmuşlar. Yani boydan fakir..-pardon minyon ve sevimli diyelim-kalmama neden olan kıskanç genlerim, bir de başımı ağrıtırmış da haberim yokmuş ! Tüm insanlık olarak “ Yar bana bir çare !” modunda başımızı yemenilerle/tülbentlerle sıkarken; Japon bilim adamı “Daha çok beklersin!” edasıyla bunun bir ilacının olamayacağını, ilaç yapılsa dahi bu sinyallere modemler, bilgisayarlar, uydu alıcıları, cep telefonları gibi elektrikli ve teknolojik aletlerin neden olduğunu açıklayıverdiler ! (Belli ki teknolojide bir rakip istemiyorlar !!! Yoksa ben neler üretirim ! Boyum da müsait !)

Velhasıl adam büyük düşünüyor. “Ben bu elektromanyetik sinyalleri engellerim arkadaş !” diyor. Bir kolye üretip adını da “Jinsei Life Power” koyuyor (Türkiye’de bu isimle geçiyor.) ve bu ürünle yüz binlerce kişi bu hastalıktan kurtuluyor. Bu ürünü kullanan ünlü Türk simaları da durumdan memnun. Bu sanatçıların arasında Ajda Pekkan, Arda Turan, Fatih Terim, Ender Saraç, Gökçe Özyol, Emre Belezoğlu, Hakan Şükür, Süleyman Demirel varmış.

FOX TV Ana haber bültenine göre Ajda Pekkan: "Bana bu kolyeyi Ender Saraç tavsiye etti. Ona müteşekkirim. Vücudumdaki değişikliği anında hissettim. Çok daha zinde çok daha formdayım" diyor. ( Bu biraz estetisyenlere haksızlık olmuş ama…Neyse!)

Yazımı bitirirken bir icat yapamayışımın aslında hashi kullanamadığımdan kaynaklandığını anladım. Bizim usul çatal bıçakla hızlı yediğim; ve bu nedenle beyne giden oksijende kesintiler olduğu için tam randıman alamıyorum kesin ! Hem belki de çekik olmayan gözlerimdir sorun !  Çünkü Japonlarla aramda tek fark o !  Acaba Ajda Pekkan’ın doktoruna mı başvursam ???

Bu arada önemli not : Jinsei Life Power yetkilileri, sahte ürün uyarısında bulunuyor Türkiye’de sadece Alka Grup tarafından satışının yapıldığını ve bu sayede sahte ürünlerin önüne geçtiklerini ekliyorlar...

bayan meRaklı Yunanistan sınırına dayanır mı..???







Gözlerimi kapatıp bundan 15-20 sene önceye gittim. İlk sınıfımızda, mavi önlükler içerisinde saf, minik öğrencilerdik. O yıllardan aklımda kalan en canlı sahneler, Anadolu Liselerine hazırlık için verilmiş kapkalın test kitabıydı ki, sanki sarılıp yatacak başka bişey bulamamışım gibi geceleri onunla yatardım ! (Kitapla bu denli laubalilik sonucunda Anadolu Lisesini birincilikle kazandım o ayrı !) İkincisi de “Yerli Malı Yurdun Malı; Herkes Onu Kullanmalı !” sloganıyla benim soyduğum elmaları, kabuğundan ayırdığım cevizleri sevgili sıra arkadaşım Melih’in fütursuzca “lüp lüp” mideye indirmesiydi ! ( Benim sağladığım lojistik destek sayesinde okul birincisi olmuştu !) Şimdi kendi kendinize “ Bayan Meraklı tozuttu yine !” dediğinize eminim ! Ama haberi duyunca “yerli mal”la gurur duydum gurur ! Teknoloji Bakanı Sn. Nihat Ergün açıklamış, yerli malla yapılmış yurdun otomobili geliyormuş birkaç sene içerisinde. Sakarya’da bir otomobil fabrikasını ziyaret eden bakan; Türkiye’nin otomotiv konusunda 50 yıllık bir birikiminin olduğunu söylemiş.
Biliyoruz ki seneler önce yabancı bir şirket bor madeniyle çalışan araba üretti. Dünya rezervinin yaklaşık yüzde 70ini de Türkiye sağlıyor bor konusunda. Ama bu madeni işleyebilecek gerekli teknoloji Türkiye de olmadığı için, bu kaynak ancak ham bor ürünü satarak değerlendirilebiliyor..Önümüzdeki 3-4 sene geçtiğinde; ablama, halama, markete, komşuya..vs; deposunu bor madeniyle fullediğim “en hakiki öz yerli arabam”la mı giderim Allah bilir ! Ama düşünmek bile heyecanlandırmıyor değil ! Belki göçmen dedemin bırakıp geldiği Drama’ya bile girerim o arabayla ! Ne dersiniz ???


NEFİS DÜELLO !











 

Küçükken en sevdiği oyunlar, ailesi tarafından uydurulmuş “Lokantacılık Oyunu” ve “Yemek Kitabından Ne Çıkarsa Bahtına” olan çocuğun büyüyünce ilgi alanlarından biri ne olur sizce ? Evet mutfak ! Yemek programlarını izlerken kendinden geçen, yemek kitaplarını bir best-seller okuyor heyecanıyla yalayıp yutan 40 kilo civarı biriyim efendim ! Her ne kadar çoğu zaman icraata dökmesem de teoride yapmayı bilmediğim gıda maddesi yoktur benim ! Bu hünerimi yağa yumurta kırarak bilahare paylaşacağımdan emin olunuz !

Bu bol itiraflı, full tanıtımlı girizgahtan sonra beni heyecanlandıran olaya geçelim. Takip ettiniz mi bilmem ama geçtiğimiz seneler tadı damağımda kalan bir program vardı. Yabancı formatlı bir yemek yarışmasıydı “Masterchef”. Üç tane birbirinden usta ve farklı karakterde (iyi polis-kötü polis) şef-jüri ve 50 yarışmacıdan oluşuyordu bu program. Finalini gördük mü hatırlamıyorum ama tabiri caizse “Ce ! dedi kaçtı” bu güzel yarışma. Ama aynı kanalda devamı gibi bir yarışmanın reklamı dönüyor şimdilerde. “Şeflerin Düellosu” ismiyle yayınlanacak olan bu programda iki yarışmacı tek bir yemek ve sofrayı da hazırlayarak mağrifetlerini çetin jüriye sunacaklar. Yemek lezzeti+sunum+temizlik üzerinden puanlamasını yapacak olan jüri üyeleri, iki yarışmacı arasında birinciyi belirleyecek... İkinci günde yine aynı şekilde yarışmacıların yaptığı yemekleri tadan jüri, yine iki kişi arasında gün birincisini belirleyecek. Ve iki günün birincisi bir sonraki gün final için yarışacak! Tüm şartların her gün için eşit olduğu yarışmanın son gününde, jüriden en yüksek puanı alan yarışmacı 25.000 liralık büyük ödülün sahibi olacak! İzlemeye değer olduğunu düşünüyorum. Umarım bu programın da arkasından, bir önceki gibi bakakalmayız !

8 Haziran 2012 Cuma

If my prolonged guests go away....***






Eeee yaz geldi..Tatil zamanı ! Çaldığım müzik grubundan iki hafta izinliyim. Artık İstanbul’da Boğaz’ı gezmek, Kayseri’de mantı ve pastırma yemek zamanı :) İstanbul’u az çok bilirim ama Kayseri hakkında biraz araştırma yaptım. Bu konuda rehberim ve ablam Dizimanyaq’a çok güvenirim orası ayrı; ama meraklı ve planlı bir bünyeye sahibim Balık burcu mensubu bir vatandaş olarak. İlerleyen postlarımda tatil izlenimlerimi sizlere aktaracağım. Ve de uzatmalı misafirlerimiz giderse*** ancak izlenimlerim oluşma fırsatı bulacaklar :)

 İşte Kayseri’den birkaç gezmelik mekan :)



Şahmelik Kalesi: Develi ilçesinin Şahmelik köyü yakınlarındadır. Romalılar döneminde yapılan kale, Bizanslılar tarafından da kullanılmıştır. Günümüzde harab vaziyettedir


Melik Gâzi Türbesi: Pınarbaşı ilçesine bağlı Melik Gâzi köyündedir. On ikinci asırda yapılmıştır. İki katlı olup, alt katta lahid odası, üst katta ise sandukaların bulunduğu oda vardır. Türbenin dış yüzü tuğlalarla kaplıdır. Tuğlalar geometrik desenler biçiminde dizilerek güzel bir görünüm kazandırılmıştır.


Bayramhacı Kaplıcası: Kayseri’ye 80 km uzaklıkta Bayramhacı köyü yakınlarındadır. Romatizmal rahatsızlıklara, gut hastalığına ve dolaşım sistemi rahatsızlıklarında faydalıdır. İçme kürleri karaciğer ve safrakesesi hastalıklarına iyi gelir. Kaplıca yanında tesisleri vardır. 


Yeşilhisar İçmesi: Yeşilhisar ilçesine 11 km uzaklıkta, Kayseri-Niğde yolu üzerindedir. Mîde ve barsak rahatsızlıklarına faydalıdır. Kaplıca yanında tesisleri vardır.

 


*** Başlık başka dilden olmak zorundaydı ! :)

:)





28 YAŞINDA,ELİ-YÜZÜ DÜZGÜN MÜZİSYEN !!!!






Uzun zamandır dikkatimi çeken bir kitle var : Evlilik programlarındaki adaylar !!! Bu programların atası bildiğim kadarıyla vaktiyle Flash Tv'de yayınlanan "Esra Erol'la Dest-i İzdivaç" tı. Zorunda kalmadıkça izlemedim. Ama her döneminde ve her kanalda birkaç adaya, olaya şahit oldum..Eskiden genelde gördüğüm eş adayları 45-50 yaş ve üzerinde,birkaç evlilik yapmış birkaç çocuk sahibi kişiler olurdu. İkinci baharlarını yaşamak isteyen bu amcalar,teyzeler itinayla eşleştirilip aşk yuvalarının yolunu tutarlardı tıpış tıpış !
Bir süre sonra olay sadece madde üzerine kuruldu. 80 yaşındaki 5 dükkan 10 apartman sahibi dedeme 30 yaşındaki bekar abla gözlerinde aşk pırıltılarıyla (!)bakar oldu ! Şaşırdık...Sonraları duyduk ki sunucu falanca adayı filanca adaya kendisi uygun görmüş, filanca aday da bunu kabul etmeyince ötüverdi bizim falanca aday "Reklam arasında bana sunucular aday ol dediler. Ben de seni beğenmedim zaten !" diye...
Ancak şimdilerde gördüğüm başka bir ilginç kısım adayların "gerçek hayatlarında"-ki kamera önünü hiçbir şekilde gerçek görmüyorum-evlenebilirlik oranı çok yüksek genç, güzel/yakışıklı, eğitimli, iş-güç sahibi insanlar olup da; tutup "son çare" gibi bu programlara katılmaları. Bilmiyorum siz ne düşünürsünüz ama ben önümüzdeki 35 sene içinde böyle bir girişimde bulunmam sanırım !!!