Bayan MeRaklı'nın Dünyasına Hoşgeldin...:)

24 Eylül 2013 Salı

65.EMMY ÖDÜLLERİ......



Selam sevgili takipçilerim... "Okullu bi müzisyen olarak yazmaya hiç vaktim yok...bla bla bla...vs" demek isterdim, derdim de evet bu doğru, ama asıl neden şu hastası olduğum online oyun! Ablalarıma da oyunu musallat ettim arkadaşlar..Hedefim tüm sülalem! Şaka bi yana vaktimin bir çoğu yeni derslerimle geçiyor! Bu yaştan sonra okullu olmaz zormuş. Hem oyun, hem okul, hem sanat, hem dizilerim derken mucizevi bir şekilde bu seneki Emmy Ödül Töreni’ni kaçırmadım sevgili rekabetseverler… Gerçi yeni başlayan hiçbir diziyi takip etmiyorum. Bu konuda bende gündem yok ama severim ödül törenlerini...Şimdi abur-cuburumuzu alalım, arkamıza yaslanalım: 

En İyi Drama Dizisi: Breaking Bad 

Drama Dalında En İyi Erkek Oyuncu: Jeff Daniels (The Newsroom)

 Drama Dalında En İyi Kadın Oyuncu: Clarie Danes (Homeland) 

Drama Dalında En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Bobby Cannavale (Broadwalk Empire) 

Drama Dalında En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Anna Gunn (Breaking Bad) 

Komedi Dalında En İyi Erkek Oyuncu: Jim Parsons (The Big Bang Theory) 

Komedi Dalında En İyi Kadın Oyuncu: Julia Loius-Dreyfus (Vepp) 

Komedi Dalında En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Tony Hale (Vepp) 

Komedi Dalında En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Merrit Wever (Nurse Jackie)

 Mini Dizi Dalında En İyi Erkek Oyuncu: Micheal Dougles (Behind The Candelebra) 

Mini Dizi Dalında En İyi Kadın Oyuncu: Laura Linney (The Big C: Hereafter) 

Evet 2013 için Emmy Ödülleri Raporu budur. Bu sene içerisinde Bayan Meraklı’nın başlayacağı diziler mi ? : BREAKİNG BAD ve VEPP…!!!!

2 Nisan 2013 Salı

Sanat Küçük Kalplere Dokunuyor

       



 Sanat, tıp ve iş dünyası, kalp hastası çocuklar için el ele veriyor. Ünlü ressam Renée Niklan’ın 17 eseri, 10-14 Nisan tarihlerinde Ekavart Gallery’de sergileniyor. Ekavart Gallery nerede diyenlere, işte adres:  The Ritz-Carlton Hotel, Süzer Plaza, No: 15, Gümüşsuyu-İstanbul. Sergi, çarşamba-cuma günleri 11.00-18.30, cumartesi günü ise 12.00-18.30 saatleri arasında gezilebilir.

Bu serginin diğerlerinden farkı ne derseniz, salt bir resim sergisi olmanın ötesinde bir kurumsal sosyal sorumluluk projesi niteliği taşıdığını söyleyebiliriz. Sergideki eserlerin satışından elde edilecek gelirin tamamı, gelişmekte olan ülkelerde doğuştan ya da sonradan kalp hastası olan çocukların tedavi edilmesi için kullanılacak. Tedavileri, bu işe gönül vermiş bir avuç tıp insanının kurduğu Herkes İçin Kalp Derneği (www.cptg.ch) gerçekleştirecek. Dernek, modern tıbbın sunduğu olanaklardan yararlanamayan bu çocukların İsviçre’de ya da kendi ülkelerinde ücretsiz tedavi olmalarını sağlıyor.

Ne yazık ki, gelişmekte olan ülkelerde her yıl yaklaşık 2 milyon çocuk kalp bozukluklarıyla doğuyor ve bu çocukların yarısı maddi kaynak veya sağlık sektöründeki insan kaynağı yetersizliği nedeniyle ilk iki yıl içinde yaşamını yitiriyor. Bu ülkelerde açık kalp ameliyatı olmayı bekleyen çocukların sayısı ise 8 milyonu buluyor.

Herkes İçin Kalp Derneği’nin kurucusu Ord. Prof. Dr. Afksendiyos Kalangos. Kalangos, iki kez Nobel Tıp Ödülü’ne aday gösterilmiş bir kalp cerrahı. Bu alanda 14 ayrı teknik geliştirmiş. Son 100 yılın en iyi cerrahlarından biri olarak tanınıyor. Ayrıca, dünyanın en prestijli tıp ödüllerinden Fransız Tıp Akademisi Ödülü’ne sahip.

Sergi, Alvimedica’nın sponsorluğunda gerçekleştirilecek. Alvimedica Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Alaton, hayır amaçlı bu tür etkinliklere özel önem veriyor ve Herkes İçin Kalp Derneği’ni yürekten destekliyor.

Niklan’ın mutluluk, umut ve sevgi mesajları içeren eserlerinden oluşan  “Sanat Küçük Kalplere Dokunuyor” temalı sergisini mutlaka görün. Gidemem diyorsanız, sergiyi Türkiye’nin ilk online sanat televizyonu www.ekavart.tv’de de izleyebilirsiniz. Resimler, yüreğinizi ısıtacak…

Hem dernek hem de sergi hakkında şuradan bilgi alabilirsiniz: http://alvimedica.com/hearts-for-all/tr/

Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.

1 Nisan 2013 Pazartesi

CAMİ YIKILSA DA MİHRAB YERİNDE...(şekil A)



Meşhur "YGS" sonucum....(*)


Bugün açıklanacağı hakkında zerre kadar bilgim ve tahminim yokken dün gece rüyama girdi bu durum sevgili mistizmsever takipçiler..!!! (Böyle bir kelimenin varlığından şüpheliyim..Şimdi uydurdum)

Daha önceden de söylediğim gibi; tek kelime çalışmadan girdim sınava ve "İyi ki de uğraşmamışım!" dediğim ender sınavlardandır! (-18 takipçilerime kötü örnek olmayayım da...Ben yaptım siz yapmayın..Benim ikinci üniversitem olacak..)

Şimdi bir kursa yazılma zamanıdır artık! "YGS 1-2-3-4-5-6 Nedir? Gelin öğretelim!" sloganlı bir kurs! Yaşlı üniversite adaylarına....

ÖNEMLİ NOTLAR:

1-)LİSEDEN 10 SENE ÖNCE MEZUN OLDUM.
2-)YABANCI DİL MEZUNUYUM VE BENİM DÖNEMİMDE YD SINIFLARININ MÜFREDATINDA MATEMATİK DERSİ YOKTU..(ŞEKİL A'DA GÖZÜKTÜĞÜ ÜZERE, İKİ MATEMATİKLE KENDİMİ PROF. SAYIYORUM..)
3-)KENDİMİ BİLDİĞİMDEN BERİ TARİHÇİ/SOSYAL BİLGİLER UZMANI OLMAK İSTEMİŞİMDİR..7 SENELİK ANADOLU LİSESİ MEZUNUYUM..SOSYAL SINIFI AÇILMADIĞI İÇİN YABANCI DİL TERCİHİ YAPMIŞTIM. KENDİMİ PROF. SAYMIYORUM..ANLADIM Kİ GERÇEKTEN VE HALA SOSYAL BİLGİLER PROFESÖRÜYÜM!!! 2000'DEN BERİ....BEYNİMİ KULLANAMAYANA KADAR! ;)
4-TÜRKÇE'DEN BAHSETMİYORUM BİLE...

dikkat!: Fena halde kişisel bilgi ve haklı gurur içerir..!!!!

30 Mart 2013 Cumartesi

KOV BENİ!!!






Bu “sosyal medya” diye tabir ettiğimiz “meraklı, dedikoducu, saygısız, öğretici, engelleyici, eğlendirici” sıfatlarının hepsine aynı anda sahip olabilecek kadar garip ve açgözlü olgu, yine “Yuh!” dedirtti bana sevgili takipçiler!!!
Son duyuma göre, her teknolojik taşın altından gururla sırıtarak çıkan Hanover Üniversitesi, bu ilginçliğin de altına imzasını atmış..Düşünsenize twitterda şöyle bir dialoğu:

R_Srgt: Hay ben senin nota gibi, tartım gibi süreni deee vuruşunu daa….Bağlama gibi, gitar gibi tellerini dee mızrapını da penanı daaa…..Ucube sol anahtarı..!!!

Twitter: Hop! R_Srgt! Yavaş gel bacım! Yediğin ekmeğe laf ediyosun!

Ne düşünürdünüz? Şöyle anlatayım:  “Fire Me!” (Kov Beni!) ismini verdiği yeni uygulamasına göre bizim “tiny birdy twitter” işinize, patronunuza duyduğunuz öfkeyi twitterda her sövüşünüzde…ay!..her açığa vuruşunuzda, sizi uyarıyormuş. Nasıl mı? “Peki Zeki Müren de bizi görecek mi?” diye soracak kadar teknolojik engelli olan benim gibi bir edebiyatçının dilinde bir “vicdan” gibi; teknik olarak ise, kötü yorumlarda bulunanları tarayan bir algoritmayla…

Fire Me uygulaması, her 100 tweete bakacak ve ne kadar sıklıkta kullanıcının işinden ve patronundan olumsuz ifadelerle bahsettiğinin çetelesini çıkaracak! Sonra mı?  Patronunun senin, ‘İşimden çok nefret ediyorum’ dediğini öğrendiğini düşün. Sen bu sözleri Twitter’da söyledin ve tüm dünya bunu görebilir” biçiminde bir tweet atıp, “Titre ve kendine dön!” diyecek bir nev’i…

Bu uygulama 3 haftada, 4 bin 304 kişiyi uyarmış, 249 kullanıcı da paşa paşa tweetlerini silmişler! Desenize bu “uslu kullanıcılar” terfi alamasalar bile muhtemelen “şirinleri görecekler”!

27 Mart 2013 Çarşamba

GÖZ GÖRMEYİNCE OLAYI ES GEÇEN GÖNÜL..!



Selamlar sevgili takipçi arkadaşlar..

Bilirsiniz, artık yazış tarzımı tanırsınız; konuya girmeden önce sağlam bir girizgah yaparım. Yapmıyorum kardeşim! Duygularımı hemen anlatmak için dalıyorum olaya..! 

Bu aralar izleyebileceğim sıkı bir dizi arayışındayım. Zevkimi de az çok tahmin edersiniz, komediciyim ben! "The Big Bang Theory" ve "How I Met Your Mother" gibi komik ve sevimli dizilerim var takibimde olan. İzleyebildiğim en dramatik olanı taş çatlasın "Mad Men" ve en gizemli olanı da "Merlin", "Pretty Little Liars", bilemediniz "Doctor Who"...(Bu adamcağız sevimli!) Benden daha da fictional bir performans çıkmadı, çıkmıyor, çıkmaz mı bilinmez..!  

Az önce kendime, "Hadi yap bi macera missmeraklı!" dedim ve açtım "Game Of Thrones"u. Huyumdur izlemeden önce Wikipedia'yı bir güzel ziyaret ederim. Okudum, bilgi aldım vesair...Kitap uyarlamasıymış, ortaçağ'da geçiyormuş. Otraçağ'ı duyunca tamam dedim! "Medieval Epic"! Konu olarak hastasıyım diyebilirim..Bizzat dersimdi üniversitede! Hastasıyım ama anladım ki sadece kitap olduğu zaman! Derler ya kitabı okurken gözünde canlandır diye, bu yetenekte üzerime yoktur! Ama tutup da "Falanca düşman askeri filanca muhafızın kellesini böyle de uçurdu, oluk oluk kan aktı!" diyen bir kitabın da o sahnesini canlandırmayı es geçerim efendim!

"Game Of Thrones"a gelince...Es geçemeyen göz o sahnelerde direk kapanıyor! Tahtı da onun olsun...Oynamıyorum ben!!! 

25 Mart 2013 Pazartesi

OOO PİTİ PİTİ !!!!







Yorgun bir günün ardından merhaba herkese sevgili takipçiler!

Parmağımı kıpırdatıp da büyü bile yapacak halim yok aslında!!! Ne mi yaptı bugün bayan meraklı? Rahattan rahatsız olmuş olacak ki;(Başka bir şekilde ifade etmek istemedim artık!) kalktı üniversite sınavına girdi..!

Hayır efendim maalesef artık 18’imde değilim! İngiliz Edebiyatı bitirdim, müzikolojiyi saymazsak ikinciye girmeye çalışıyorum..Çalışıyor muyum??? Yok yahu ne çalışması? Kitabın kapağını aralamadım! Şaka değil bu cidden sıfır çalışmayla girdim. Yapabildim mi? Sanırım yapabildim ve yapabilmiş olmaktan korkuyorum! Çünkü artık vize-final olayını göze alamıyorum sanırım. Konu o değil de; bugün artık eski nesil olduğumu fark ettim..Herşey değişmiş sistemle ilgili. Herşey!

Küpelerimizden saatlerimize, kemerlerimizden hızmalarımıza kadar her şeyimizi aldılar! Seneler önceki deneyimimde anneme: “Unutturma da yanıma kalemimi, silgimi alayım..” dediğimi dün gibi hatırlıyorum. Oysa ki dün akşam o cümle, “Unutturma da yanıma kalem, silgi falan almayayım ha!” olarak değişti! ÖSYM bizim için her şeyi düşünmüş!!! Bir plastik kutu içinde, kalem, silgi, kalemtraş, sümüklüler için peçete, ve hatta şeker vardı. ( Okunmamış olma ihtimaline karşı sınavdan önce üzerlerine bizzat okudum arkadaşlar!)

Güvenlik deseniz full! Sınıflar kamerayla takip altında, adımıza düzenlenmiş kitapçıkların üzerine imzalarımız yerine geçen barkodlar, gözetmenler bir kimlik resmimize, bir giriş belgesi üzerindeki resmimize ve bir de suratımıza derin derin bakıyorlar! Ve bunu dört-beş kere yapıyorlar..Öyle ki artık “Birine mi benzettin hocam?” diye soracaktım! Ya da diğer ihtimal, “Bana mı benzetemedin…???”

Sorular deseniz çok değişmiş! Dağılımlar değişmiş..30 Türkçe sorusu yapıp çıkmayı planlayan ben, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi sorularını görünce pişmiş kelleyle yarıştım sırıtma konusunda! Az mı? Yabancı Dil mezunu, yani safkan sözelci olarak kafadan 5 soru kaptım!!!

Sözün kısası, okul hayatım boyunca parlak sayılabilecek bir öğrenciydim. Özlediğim bir deneyimmiş bu olay! E tabi bir de kusursuz genlerim var efendim! Ortam en fazla 23 yaşında; ben taş çatlasın 20!!!

23 Mart 2013 Cumartesi

25 KERE AFİYET OLSUN!!!




BBC'nin "Ölmeden önce yapılması gereken 50 şey" ve "Ölmeden önce görülmesi gereken 50 yer" listeleri büyük ilgi görmüştü. Hatta bilenleriniz vardır, yapılması gereken 50 şey kitaplaştırılarak Türkiye'de de satışa sunulmuştu.(Almadım ve okumadım..O bana "Yap!" diyorsa ben bunu inadına yapmam çünkü. Göçmen inadıyla doğmuşuz...!)

Her ne ise bu teklifsever arkadaşlar şimdi de "Ahirete uçmadan önce şunu ya yiyin bunu da için!" demişler..Bakalım ölmeden önce tatmamız gereken besinlerden bazıları nelermiş:

1-TAZE BALIK: Bu fosfor yuvasını-ki nefret ederim-muhakkak bol bol yememiz gerekiyormuş. Biraz geniş bir konu bu balık ama uzmanlar bu görüşte..(Mümkün olan en az müdahaleyle demişler. Suşiden alın efendim artık mideniz ne kadarını götürüyorsa!)

2-ISTAKOZ: Üsteki madde üzerine görüşlerimi dikkate alarak bu maddedeki arkadaşla aramdaki ilişkinin nasıl olabileceğini tahmin edersiniz herhalde! Usulüne en uygun olarak bu garibimi canlı alıp kendimiz öldürmeliymişiz.(En eziyetsizi kaynar suya atmak olduğunu biliyorum ama aklım fikrim almıyor...Ben ıstakoz olsam zehirli bişeyleri tercih ederdim...)

3-BİFTEK: Dünyanın heryerinde bulabileceğiniz bu yiyeceği az pişmiş hatta hafif kanlı tercih etmeliymişiz. (Yerim ama tercih ettiğim bir et türü değildir. Hep aklıma Tom ve Jerry'deki köpeğin Tom'un kafasına biftekle vurduğu gelir. Sanırım Tom'u sevdiğim için biftekle samimi olamamışım. Çocukluğuma indim ve sonuç bu!)

4-THAİ YEMEĞİ: Çok merak ettiğim bir mutfaktır. Baharatlarla zenginleştirilmiş bu mutfak kültüründe yemek yemek, pirinç yemek demekmiş. (Pilav uzmanı ablam, sanırım Thai göçmeni...)
Yemek sonrası genel tatlı taze meyveymiş.

5-ÇİN YEMEĞİ: Tıbbi özellikler de taşıyan bu mutfağın sahipleri olan çekik gözlü, ben boylarda bu sevimli insanlara göre çatal bıçak kullanmak barbarlığı temsil ediyor ve çok ayıp! (Düşünsenize..Çin'de bir eve misafir oluyorsunuz. Mönüde Tavuk var. Tavuğu bıçakla kesip çatal batırıyorsunuz..O sırada pis bir sırıtışla hain hain ev sahibini süzmeyi sakın ihmal etmeyin!

6-DONDURMA: Bu en başarılı süt ürününün üretimine 1851'de Baltimore'da başlanmış. Müzik okulundayken solistlere yasaklandığı için tadına varamadığım bu cici yiyeceğin, çalgı bölümüne geçince dibine vurdum sevgili takipçiler :))

7-PİZZA: İlk Napoli pizzalarında sadece peynir, yağ, sarmısak ve domates varmış. ( Bu benim favorim. Her şekilde!)

8-YENGEÇ: Istakozdan daha az itibar görüyormuş bu yiyecek mi desem dilim varmıyor neyse..Tereyağ ve mayonezle soğuk servis ediliyormuş. Makarnaya da karıştırıp ziyan edebiliyormuşuz güzelim makarnayı sevgili arkadaşlar(*)

9-CURRY: Hepimizin baharat olarak bildiği bu Hintli aslında bir pişirme şekliymiş. Sömürge döneminde de İngiliz subaylar tarafından ithal edilen bu şekil pişirme, kırmızı biber, kimyon, kişniş ve de zerdeçalla yapılan bir pişirmeymiş.

10-KARİDES: Sülalesine nispeten bana daha sevimli gelen bu hayvanımsı, çeşitli şekillerde hazırlanabiliyor..Kaynayan tuzlu suda bir-iki dakikada hazırlanabilir,ya da tereyağlı-kırmızı biberli ızgarasını da tercih edebilirsiniz.

11-MORETON KÖRFEZİ BÖCEĞİ: Hangi kafayla hazırlanmış olduğunu kestiremediğim bu yemek listesinde işte karşımızda böcek...Avusturalya'lı bu böcek, hemşehrileri tarafından ızgarada pişmiş olarak tüketiliyormuş. Beyaz etli bu "nimet" ıstakoza benziyormuş..(Ben bunu yedim mi ölürüm zaten. Ölmeden önce yediğim son besin olur!)

12-BARBEKÜ: Evde yaptığı tek şey "zapping" olan beyefendi arkadaşları "usta şef"e dönüştüren yegane mama piknik ve bahçe partilerinin de vazgeçilmezi...

13-PANCAKE: Un-yumurta-süt...Söylenecek iki kelime: "Tek geçerim"

14-MAKARNA: 600'den fazla çeşidi olan bu öğrenci/bekar yemeği, çoğu kimsenin favorisi olarak listeye girmiş.

15-MİDYE: Denizden çıkan tek dostum! Brüksel'de "Midye&Kızarmış Patates" olarak mönü oluşturmuş.

16-CHEESECAKE: "En şişmanlatıcı tatlı" olarak nitelendirilen bu rüya besinin merkezi New York'muş. İtalyan arkadaşlar da bu tatlıyı ricotta peyniri ve polenta adı verilen mısır unu peltesiyle yapıyorlar..(40 kg'lık bir cheesecake fanı olarak yorumum: HADİ ORDAN!")

17-ÇİKOLATA: Çıkış yeri Latin Amerika...Endorfin dürtükleyicisi bu besinin bu kadar hayranının olmasının büyük sebebi, ağızda erime ısısının vücut ısımıza çok yakın olmasıymış. (Bir yakınlık vardı zaar..)

18-SOMON: Omega-3 asidi paşası bu balık, fırında, ızgarada, kızartılarak ve füme olarak tercih edilebilir.

19-MANGO: Yüzden fazla çeşidi olan bu meyve, Hint mitolojisinde Tanrı'nın yaratılışını ve aşkı sembolize ediyor. ( Daha azametli gördükleri için ineği tercih ettiler sanırım..Ya da birden Hintli bir partnerimin olduğunu hayal ettim. Mutlu etmek çok kolay! Sadece iki kelime! Seni seviyorum=Mangom benim!")

20-HAVYAR: Roma İmparatorluğu'ndan beri en lüks lezzet...Tuzlu yumurta yahu!

21-HAGGİS: Kesinlikle listede gördüğüm en iştah açıcı yiyeceklerden biri! İskoçya'ya göçmeye karar verdim! Koyun yüreği, akciğeri, karaciğeri iyice kıyıldıktan sonra haşlanır ve baharatlanıp koyunun midesine doldurulur. İki saat haşlanır.....("Kardeşim madem aldığınız yere koyacaksınız neden çıkarıyorsunuz ki!?" diye bir soru gider İskoçya'ya doğru...)

22-KREMALI ÇAY: İngilizlere özgü bir içecek olan bu çay, çilek reçeli ve "scone" adı verilen kurabiyeyle servis edilirmiş.

23-İSTRİDYE: Asırlardır en meşhur afrodizyak olarak bilinir..Şöyle ki Roma İmparatorları kölelerini istridye toplamak için İngiltere kıyılarına gönderirler ve bu yiyeceği altınla eş değer tutarlarmış. Biraz limon suyu ya da konsantre acı sos "Tabasco" ile tüketilmesi tavsiye edilir. (Bu maddeyi gören yurttaşlarım kanımca bu besini aramak için yola koyulmuşlardır bile!)

24-TİMSAH: Geçmişte Florida'da tüketilen bu hayvancağızın en makbul yeri kuyruğuymuş...(Restoranda şefi uyarıyorum: Florida'lı ustam! Bana bi buçuk timsah! Şöyle kuyruk tarafından olsun..Geçen getirdiğin gibi istemem haa..Keserim ayağımı!"




25-KEBAP: Nam-ı diğer: Medar-ı iftihar...Orijinal 50'lik listenin 38.sırasında olan bu sevimli yiyecek artık bütün dünya ülkelerinde tanınıyor.







Şimdilik bu kadar sevgili takipçiler. Umarım afiyet olmuştur.....



*UYARI: Fena halde öznellik içerir

13 Mart 2013 Çarşamba

Hokus Pokus!





Selam sevgili takipçiler!


Uzun zamandır yazamıyorum, çizemiyorum ve çalamıyorum...Kendimi Dr. Who'da bırakmışken bir oyuna taktım ki sormayın gitsin! O ben! O oyun düşmanı Bayan Meraklı bir Legend Online meraklısı oldu çıktı iki haftadır! Facebook'ta sevgili yeğenceğizimle oynardık bu oyunu ama sonra sitesinden denemeye karar verdim. 100 serverlı bir oyunmuş falanmış filanmış bana ne! İşin teknik kısmına girmem zaten de anlamam efendim! Ben aldığım hazza bakarım...

Bu sevimli oyuna başlarken bir karakter seçiyoruz. Ne olmak istersiniz kardeşim? Kılıç kullanmakta mahir güçlü bir savaşçı mı? Tek bir okla iki kişiyi yere seren bir okçu mu? Yoksa hiç bir yeri kesmeyen ve bir yerlerden kan çıkarmayan ama savaşçılara kan kusturan gizemli bir büyücü mü? Hepsini denedim ve ruhumun derinliklerindeki o ikinci göçmen kuşu müzisyeni buldum!!!

Ben karabüyücü Dr. Sheldor..(Evet Sheldor! Sherlock değil..) Asasının yere bir değmesiyle gezegenlere hallaç pamuğu muamelesi yapan, Harry Potter masumiyetinde, Merlin saflığında, bir o kadar da güçlü ve artık güçlerinin farkında!!! Bu sanatçı ruhlu şaman Dr. Sheldor, kendi şehrini kurdu ve emrine türlü türlü savaşçılar, okçular, mızrakçılar, rahibeler aldı! Kimlerin şehirlerini talan etti, kimlerin altın ocaklarının canına okudu, soyup soğana çevirdi bir bilseniz...Bütün Clanlar peşimde illa buyur bize katıl diyorlar da hiç birine pas vermiyorum! Efendim hatta bir akşam bir grup savaşında, sadece benim asamın gücüyle iki ayı birden mefta olunca,  20. seviyedeki bir büyücü arkadaşla aramda aynen şu dialog geçti: 

ACEMİ BÜYÜCÜ: Sherlok asanı nerden buldun?
SHELDOR: Seviye atlayınca verdiler...Sheldor'um ben..
A.B: Abi o ne biçim büyüydü valla! Ben yapamıyom..
SHELDOR: Abi sensin! Çeviriveririm kurbağaya görürsün...
A.B: Pardon abla...

Evet aynen böyle..Beni erkek, adımı da Sherlock sanan, buna rağmen illa ki birliğimize gel diyen 13-16 yaş arası bir grup erkek çocuğu oyun arkadaşım var...Gücümün farkına, büyümün tadına bakmak isteyenleri Legend Online oyunu 119. servera beklerim..!!! 

Not: Bu fotoğraftaki ikinci hesabım..Yukarıdaki dialog 32. seviyedeki diğer büyücü hesabımda geçti..:)


6 Mart 2013 Çarşamba

Havaalanındaki Kanun Kaçağı: NIVEA'dan yılın şakası!

Bugüne kadar yaptığınız en ağır şaka neydi?

Şöyle bir düşününce, hepimizin şaka yaparken ipin ucunu kaçırdığı anlar olmuştur. Yine de hiç birimiz bu kadar ileri giderken eğlenceli kalmayı başaramamışızdır. NIVEA yeni ürünü Stress Protect deodorant için öyle bir şaka yapmış ki, kurbanlar adeta soğuk soğuk terlemiş!

Bir yolcu havaalanında uçağını beklerken kanun kaçağı olduğuna dair haberler, ilanlar ve anonslarla karşılaşır. Birkaç dakikada etrafını saran stresle “Ne yapacağım?” diye düşünürken oturduğu yerden terlemeye başlar. İşte burada polisler hiç beklenmedik şekilde devreye girer:

Çok kısa sürede 5 milyondan fazla izlenen Stres Testi adındaki bu viral reklamı görünce, TV’deki şaka programlarının Stres Testi yanında sönük kaldığını söylemek mümkün!

Bir bumads advertorial içeriğidir.

26 Şubat 2013 Salı

TIK TIK TIK SHELDON!?







Eveet..Kış ortası Kayseri tatili yapan Bayan Meraklı,Ege'ye geri döndü sevgili takipseverler...Uzuun zamandır anlatamadık ahvalimizi,malum,bir buçuk ay enstrümanı eline almayan çalgıcıya çift antreman yaptırırlar böyle...Neyse efendim biz dönelim konuya..

Çok ateşli bir "The Big Bang Theory" ve de cancağızım Dr.Sheldon Cooper (tercihleri beni bağlamaz) hayranı olarak bendeniz fikrini başka bir doktora kaptırdı arkadaşlar: DOCTOR WHO...

Yeni diziler, taze kanlar ararken "Hadi bi de Dr.Who'ya gözük! O da doktor bu da..." dedim ve ilk bölümünü izledim! Bilimkurgunun ne bilimi ne kurgusu beni kendine aşık eder! Platonik takılır anca!!! Varlığından bir haber olunan komşu oğlu, nimetle mesaj yollamaya çabalarken "Albeni(*)"lere kıtlık getiren bakkal çırağı, soliste aşık maestro kemancı ve gözüme girmeye çalışan Dr.Who...Bir kefeye koydum bir kefeye!!!

Gecenin bir yarısı izledim ilk bölümünü...Vahe Kılıçarslan mıydı o cansız manken??? Sen de kimsin bee! Milletin "Dr Kim?" dediği uçarı-kaçarı dizide cansız vitrin mankenleri canlandı! Hem de tek kollarıyla insancıkları gırtlaklamaya çalışarak...Netice mi? Şimdi kitaplığım üzerime üzerime gelirken, sanki nota sehpam beni dövecekmiş gibi hissediyorum! Sanki yatağımın arkasındaki camdan bir "cansız manken kolu" çıkıp, arkamdan boğazıma sarılıp...Amaan! Ben ait olduğum yere döneyim!: Tık tık tık Sheldon! Tık tık tık Sheldon! Tık tık tık Sheldon!

(*) Bu yazıda bilimsel...pardon sanal reklam uygulaması yapılmaktadır! (Gayet sanal...)

21 Şubat 2013 Perşembe

HOPSA...:)



Yüksek elektrik faturaları nedeniyle başlayan protestoların hükümet karşıtı gösterilere dönüştüğü Bulgaristan'da hükümet istifa kararı aldı.

AMA.........
................................
......................
O konuya sonra geleceğiz !!! 





Tek post'u bir parçaya ayırmam ama,
Seviyorum bu şarkıyı..!!! :)

İyi dinlemeler sevgili geniş yelpazeli müzikseverler...